Aslında küçükken çok da yaramaz bi çocuk değildim, hatta gayet usluymuşum diyebiliriz ama yine de bazı salaklıkların altına imzamı atmışım :) Bisiklet hadisesinden sonra yine o tatta bi olayı paylaşmak isterim. Bi gün komşunun birine misafirliğe gitmiştik. Ben sıkılmış olcam ki evi dolaşmaya başladım. Mimar olma hevesimden değil, her bi şeye merak duyma ve araştırma tutkumdan kaynaklanan bişeydi bu hiç kuşkusuz.. Odalardan birine girdiğimde kocaman bi akvaryumla karşılaştım, içinde rengarenk balıklar.. Belki hayatımda ilk defa o kadar balığı bir arada görüyodum. Akvaryumun yanına gidip hayvancaazları izlerken, akvaryumun altında yemler olduğunu gördüm. Çok iyi niyetliyim ya, “şunlara biraz yem atiim hedere hödörö” dedim. Birazcık döktüm yemden, hepsi çıktı yukarı, iştahla yemeğe başladılar. Tabi o zamanlar balıkların hafızası hakkında hiçbi bilgiye sahip değildim, doyduklarını unutup ne kadar yem verilirse verilsin bitirme hevesinde olduklarını bilmiyodum, tek bildiğim yürüyemedikleri sadece yüzebildikleriydi. “Aa bunlar ne kadar da açlar böölee” diyerekten tüm içtenliğimi de içine katarak bütün yemi akvaryumun içine boca ettim ve görevini yerine getirmiş huzurlu bi insan modunda annemin yanına döndüm. Ertesi gün komşumuz kapıdaydı ve balıkların patlayıp öldüğünden bahsediyordu. Tek şüpheli ise bendim! Kadın yıllar yılı beni ne zaman görse “Sen bizim balıkları öldürmüştün!” der, sanki katilmişim gibi. Bi sonraki karşılaşmamızda teyzeye şu cevabı vermeyi uygun göreceğimi hissediyorum: “Evet aslında seni öldürmeliydim tiiyze, yıllarca bana yaptığın bu dırdırdan kurtulmuş olurdum diğğ mi? Diğğ mii? hehe” Evet evet söliim ben bunu, daha önce niye düşünemedim ki.. :/
1 yorum:
teşekkür ederim teveccühün :) o zamanlar bu fotoyu görseydim başıma gelmicekti tüm bunlar :)
Yorum Gönder