Cebimdeki Düğün

Otobüslerde, minibüslerde sıkça tanık oluyorum; bazı abilerin, ablaların (yaptığım istatistiklere göre genellikle abilerin) öyle bi telefon melodisi var ki, sanırsın orda düğünün yapılıyo. Hem acayip derecede yüksek sesli, hem de davullu zurnalı. Tamam zevkler tartışılamaz belki ama böyle zevk olur mu be abicim? Hadi onu geçtim, sonuçta o kadar gürültüye düğünlerden alışkınız. (ki nefret ederim düğünlerden, kendi düğünüme de gitmicem :P ) Ya o arabesk müzik (bu türe inanmıyorum) çalan telefonlara ne demeli? Eminim telefon o anda intihar etmek istiyodur, benim bile kendimi otobüsten atma isteğim hat safhalarda vuku bulduğuna göre, o telefona Allah sabır ve kolaylık versin. :)


Bak bunu anlatırken ilk telefonum geldi aklıma.. Öyle bi anteni vardı ki, neredeyse telefonda konuştuğum kişinin gözüne girecekti, o kadar uzun yapmışlar yani :) Adı da pek bi hoştu Abin18 :) Yine de en azından o günlerde böyle polifonik melodi diye bişey yoktu, herkeste telefon yoktu.. Bu telefon teranelerini ya diskoda ya nişanda düğünde duyuyoduk ancak. Kıymetini bilmek gerekirmiş, bilemedik hocam bilemediikk..





Şiddetli tavsiye: Telefon melodisi olarak “bas gaz aşkım bas gazaa kim tutar seni bass gazaaa” eserimizi(!) öneriyorum. Özellikle otobüs ya da minibüs gibi toplu taşıma araçlarındaysanız, şoför kişiyi gaza getirir, şevklendirir, gideceğiniz yere daha çabuk ulaştırılırsınız. (Bu tavsiyenin sonucu bilimsel değer taşımaz.)

Gitarımın Tellerine Meraklı Kuşlar mı Konar? İnsan Sevdiğine Yavrum Böyle mi Bakar??


Lisedeyken kankamla gitar çalma sevdasına düşmüştük.. İkimizin de gitarı vardı ama gel gör ki, evin bi köşesinde dekor olarak durmaktan öteye gidemiyordu maalesef.. Bi gün kankam heyecanla gelip;


-Kanka, babam bi arkadaşıyla konuşmuş, oğlu bize gitar dersi verebileceğini sölemiş! diyip mutlu haberi verince, bende
-Ne diyosun kanka, süper bi haber bu! diye heyecanlara gark olmuştum..


Aradan bize çok uzuun gelen fakat bir hafta gibi çok da uzun olmayan bi zaman dilimi geçtikten sonra gitar dersi alacağımız çocuğun evinin önündeydik. Kapıyı açtığında heyecanımızın katsayıları tavan yapmış durumdaydı çünkü çocuk, aşık olunası hatta aşık olmakla kalmayıp eğer öyle bi yeteneğin varsa eriyip bitilesi bi halet-i ruhiyeye sokuyordu insanı.. Bi-iki dersten sonra anladık ki, biz gitardan çok çocuğa odaklanıyoruz, (ve dolayısıyla hiçbi şey öğrenemiyoruz) üzülerek dersi sonlandırmaya karar verdik. Çocuk da bizden bişey çıkmayacağını anlamış olacak ki “Hayııırr sizde bu potansiyel var, gitmeyin duruun” demedi :) Dersi bitirip çocuğun evinden ayrılmak üzereydik ki,


-Ben de bi arkadaşımla buluşucam, biraz bekleyin birlikte çıkalım dedi ve biz de onu beklemek için oturma odasına geçtik, o da odasında üzerindekileri değiştirmeye koyuldu.
Odada oturmuş bekliyorduk ki, kankamın kolumu dürtmesiyle kendime geldim.
-Şuraya bak! dedi sessizce.
Şuraya baktığımda ne göreyim?? Çocuk giyinirken odasının kapısını kapatmamış, muhtemelen kenarda giyinirim gözükmem nası olsa diye düşünmüş fakat bu halinin odasının köşesinde duran televizyonunun ekranına ayna gibi yansıyıp, iki sapık ve bi o kadar salak kızlar tarafından izlenebileceğini de dolayısıyla hiç tahmin etmemişş.. Ee ne yapalım tahmin etmemiş diye bakmasa mıydık yani?? Bu tür dikiz olaylarını erkekler yapar genellikle ama o filmi izlemeden de olmazdı ki be abicim :)




Dipnot: Hiddetle ve şiddetle hatırlatmak isterim ki sapık falan diiilim yanlış annaşılmasın, sadece erkek organizmasının anatomisini inceleme fırsatı bulduğum için baktım, başka amacım yoktu. He yine olsa yine bakarım, pişman diiliim efenim :Pp sadece canlılar dünyasına meraklıyım :)

Siz Hiç Yaptınız mı...?


Siz hiç bi müzik markete girip kendi adınızı vererek albümünüzün çıktığını sordunuz mu? "Nası yani annamadım been" diyenler için, ben yaptım anlatayım..


Bi müzik markete girip içinde biraz dolaştıktan ve albümlere baktıktan sonra orada çalışan, gözüme kestirdiğim bi görevlinin yanına gidip;

-Pardon, acaba Agressif Polly’nin (burada kendi adınız ve soyadınızı sölüyosunuz. Tercihen sadece isim de sölenebilir. Örneğin Ceylan, Güllü, Teoman v.s Türe göre değişir) albümü var mı elinizde? diye sordum, yüzüme gerçekten çok merak ediyomuş gibi bi mimik otutturarak. Görevli çocuk yazık şaşkınca, hayatında ilk defa duyduğu bu ismi hatırlamaya çalışıyodu :)
-Agressif Polly?? Hımm yok sanırım, yeni mi çıktı acaba?
-Geçen hafta çıktı diye biliyorum.
-Peki ben bi de bilgisayardan bakayım.
-Tamam bekliyorum ben, dedim ve duyarlı bi müziksever olarak beklemeye koyuldum. Kim bilir belki çocuk benim bilmediğim, benim albümümü bulup getirirdi.. Fakat bi süre sonra yanıma üzgün bi şekilde dönüp
-Maalesef henüz elimize gelmemiş, dedi.
-Ehh, sağlık olsun :( diyerek ortamı terk ettim.
Çocuk bi kaç hafta beklemiştir belki benim albümü ya da gerçeği anlayıp arkamdan binlerce küfür göndermiştir bana…


PLaToNiKiM

Uzun zamandır platonik bi aşk yaşamadığımı fark ettim. Oysa onun tadı başkadır.. Açıklamak gerekirse platonik aşk; bi insan evladını deli gibi, canını verircesine (niyeyse?) sevmene ya da beğenmene rağmen karşıdaki angutyonun bu durumdan haberdar olmaması, tabiri caizse o aşkından öldüğünüz angutyonuzun bu durumun g*tünde bile olmamasıdır. Siz onu her geçen gün daha fazla içinizde büyütüp, hayallerinizin baş kahramanı yaparken o kendi halindedir. Hatta kim bilir belki de başka bi sevdiği vardır. Bazı zamanlar olur onun da sizi sevdiğini, beğendiğini düşünürsünüz, “Aa bana baktı gaallbaa” diye salak yanılsamalar yaşarsız.. Yanınızda da sizi gaza getirecek, aynı sizin salaklık düzeyinizde üç beş arkadaşınız olur ve onlar da “Eveeett eveeett baktı baktıııı” diye kolunuza dürtük (o ne be!?) ya da çimdik atarlar. Siz de mutluluktan havalara uçarsınız. Aynı böyle bi durum gelmişti başıma lisedeyken.. Bi çocuktan çok hoşlanıyodum, işte o üç beş arkadaşım da beni gaza getirerek çocuğun da benden hoşlandığına nasıl olduysa beni inandırdılar ve ben bu gazla çocuğa açılmaya karar verdim. (Hay ben senin cesaretine ediyim kızım!) Neyse buluştuk platonik aşkımla, baya bi sohbet ettik, düşündüğümden iyi geçti. Fakat çocuk bana “Sen bizim okulda mıydın?? Ben seni daha önce hiç görmemiştim” dediğinde, gidip o beni gaza getiren “O da sana baktı gıııızzz” diyen arkadaşlarımı bulup kafalarını tokuşturasım geldi. Neticede o buluşmadan sonra uzaklaştım çocuktan. Çünkü anladım ki, beni fark etmemiş bi insanla işim olmazdı, olamazdı.. Ayrıca o günden sonra kendini bret pit zanneden ve okulda con tıravolta gibi volta atan bi insan evladıyla hiiiç işim olamazdı. Olmadı yavrum olmadıııı, bu kırocanlık sana yakışmadııı.
UYARI : Bu son cümle ‘bas gaza aşkım bas gazaa, kim tutar seni bas gazaa’ cümlelerinin yer aldığı güzide eserin (!) melodisiyle okunmalıdır. Akabinde hemen melodi unutulmalıdır. Aksi halde gün boyunca dile dolanan bu melodi, bünyede sonradan telafisi mümkün olmayan ciddi hasarlara neden olabilmektedir.